ll. yüzyıldan sonra batıya göçeden Müslüman Oğuzların geleneklerini sürdüren ve Türk dillerinin güney batı koluna bağlı bir dil (Türkmence) konuşan halka Türkmenler denir. Anadolu’da göçebe Türkmenler Yörük adıyla da anılırlar.
Oğuzlar
yaklaşık 2 yüzyıl süren batıya göç hareketi sonunda Türkmen adını benimsediler.
Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşunda önemli rol oynayan Türkmenlerin
devletleşme sürecine uyum sağlayamadıkları için uç bölgelere göç etmesi
Anadolu’nun Türkleşmesine katkıda bulundu. Geleneksel yaşam biçimini sürdüren Türkmenlerin önemli bir bölümü eski kandaş eşitliğine sırt çeviren Selçuklu yönetimine karşı sürekli bir muhalefetin, yer yer ayaklanmaların kaynağını oluşturdu. Moğol istilasından kaçan güneyde Suriye’ye inerek Memlükler'e sığınan bazı Türkmenler, Anadolu’yla bağlarını kesmemişler ve Suriye’yi kışlak Orta Anadolu'yu yaylak edindiler. Moğol istilası ile Anadolu’ya yeni Türkmenler gelmiştir. Batıda ise Türkmenler çeşitli beylikler kurarak Osmanlı Devletinin kuruluşunda rol oynamışlardır. Yürük olarak da bilinen Yörükler; Anadolu ve Rumeli’de hayvancılıkla uğraşan göçebe Türkmen’lerdir.
Bulundukları yerlerin kadılarının verdikleri cezaları da çeribaşılar uygulardı.
Yörüklerin geçtikleri yerlerde ne kadar kalabilecekleri, hangi yolları
kullanabilecekleri, yaylak ve kışlak alanları belirlenmişti. Anadolu’daki Celali
Ayaklanmaları, bu ayaklanmayı izleyen iç çalkantılar ve ekonomik bunalımlar
Anadolu’daki Yörüklerin düzenin bozulmasına yol açtı. Buna karşın Yörükler eski
yaşama biçimlerini belirli ölçüde korudular. Günümüzde Yörüklerin çoğu
Toroslar’da, bazısı da batı Anadolu’da yaşamaktadır. Bunlar hayvancılığın yanı
sıra halıcılık, kilimcilik, demircilik vb el sanatları ve tarımla uğraşırlar;
çoğu Alevi’dir. I.Bayezid (Yıldırım) ve II. Mehmed (Fatih) dönemlerinde Balkanlar’da iskan edilen Rumeli Yörükleri, İstanbul’un batısından Bulgaristan ve Sırbistan’a, Tuna kıyılarına, Bender (Benderi) ve Akkerman’a (bugün Belgorod-Dnestrovski, Ukrayna), kadar geniş bir bölgede askeri bir düzen içinde yaşıyorlardı. Fatih Kanunnamesi, bunların ayrı bir sınıf olarak örgütlendiğini, Rumeli’deki yaşam biçimleri ve askerlik yükümlülüklerini gösteren en eski belgeydi. Rumeli Yörükleri bağlı oldukları yerler göre adlandırılırlardı. Bunlar 30’ar kişilik ocaklar oluşturur, her ocaktaki beş kişi eşkinci (fiilen sefere giden), kalan 25 kişi yamak sayılırdı. Sefer çıkınca yamak kalanlar, eşkincilere her sefer sırasında 50’şer kuruş bac verir (bu nedenle yamaklara “ellici” de denirdi.), buna karşılık avarız türü vergileri ödemezlerdi. Her bölgede bir Yörük beyi (mir-i yörükan) vardı. Bunlar zeamat sahibiydi.Sefer çıkınca eşkincilerini alıp Rumeli beylerbeyinin bayrağı altında toplanırlardı. Yörük beylerinin dirlik dereceleri farklıydı. Rumeli Yörükleri, Rumeli Eyaleti içinde ayrı bir sancak oluştururlardı. Rumeli Yörüklerinin 17. yüzyıl sonlarına doğru bozulmaya başladı. Bunları evlad-ı fatihan (Rumeli fatihlerinin çocukları, Rumeli’ye sonradan yerleştirilenlere verilen ad, Konyar) yaparak disiplin altına alma girişimleri de uzun vadede olumlu bir sonuç vermedi. l845 tarihli bir fermanla Yörüklerin askeri düzeni sona erdirildi. Günümüzde Balkanlar’daki Ograzden dağlarınının güney eteklerinde (Makedonya-Yunanistan-Bulgaristan üçgeni) hayvancılıkla uğraşan Rumeli Yörükleri geleneklerini, dillerini ve ekonomik yapılarını korumaktadırlar. Kaynak: Ana Britannica
Yörümek ''Yürümek''
mastarından türetilen Yörük adı , köyler kurarak yerleşen veya yarı göçebe
durumuna gelen Türkmenler için olduğu gibi, Göçebe Türkmenleri ve onların
<Göçer> veya <yörük> olduğunu ifade etmek için de kullanılmıştır. Oruç Bey
tarihinde, yörükler için göçer yörükler, Oğuz tayfası deyimleri geçmektedir.
Fatih ve Kanuni devri kanunnamelerinde de <yörük> kelimesine rastlanmaktadır.
Yörük sözünün göçebe Oğuz Türklerini ifade edişi, yalnız Anadolu ve Rumeli için
söz konusudur. Öteki Türk ülkelerinde bu kelime bilinmemektedir. Nitekim
Kaşkarlı Mahmut, Oğuz göçebelerine ''Türkmen'' demektedir. Osmanlı belgelerinde
, Halep ve Şam Türkmenlerine , Halep ve Şam Yörükleri dendiği de bilinmektedir.
Ayrıca Türkiye'ye gelen Bulgar, Türklerinden göçebe olanlarına da Yörük
denmiştir. Toroslarda Akseki ile Hadim arasında, Türkçe konuşan ve Türk töresine
sahip olan kürt yörükleri vardır .Selçuklular ve Osmanlılar Türk göçebelerini
sistemli bir şekilde toprağa yerleştirmeye çalışmışlardır. Bunun için, tımar ve
zeamet sisteminden yararlanmışlardır. Orhan Gazi ve Yıldırım Beyazıt devrinde,
derbentlerin korunması ve ordunun güvenliği bakımından Rumeliye bir çok yörük
yerleştirilmiş ve Kıbrıs'a da yörük gönderilmiştir. Anadolu ve Rumeli'deki Oğuz
boy ve oymak adları ( Avşar, Bayat, Kayı, Kınık, Bayındır, Çepni, Karkın,
Beydili, Yiva, Iğdır, Yüreğir, Dodurga, Yabırlı, Akaevli, Karaevli) bu
yerleşmeleri göstermektedir. Bugün yerleşik hayata geçen yörükler gittikçe
artmaktadır.
Yörükler kışlakları, yaylakları, güzleleri ve belirli gidiş yolları olan bir
düzen içinde yaşarlar. Yörüklerde, yaylaklar oymakların malıdır. Herkesin
hayvanı burada serbestçe otlar. Hayvanlar, kışlaklardaki ve yaylaklardaki evler
ve çevrelerindeki küçük bahçeler kişilerin malıdır . Bu çadır ve bahçeye ''yurt
yeri'' denir. Hayvanların karışmasını önlemek amacıyla vurulan damgalardan ''töyün''
olarak sözedilir. Bir başka işaret de hayvanın kulağının yanından çentilmesidir.
Buna yörükler ''en'' derler.
Yörüklerde eskiden mirasın, örfi hukuka göre paylaşıldığı anlaşılmaktadır.
Koyun, keçi, sığır, deve, at besleyen yörükler, yaylak ve kışlaklarında buğday,
arpa, mısır ve bazı sebzeler yetiştirirler. Süt mamülleri ve et esas
gıdalarıdır. Giyim ve ev eşyalarını kendileri dokurlar. Bununla birlik kapalı
bir ekonomi içinde değildirler. Köy ve kasabalardaki pazara iner, ürünlerini
satarak kendi ihtiyaçlarını satın alırlar. Yaylaklara gelen celeplere
hayvanlarını satarlar. Bazı oymaklar, yayla yakınında mandıra kuran peynircilere
süt satarlar.
Yörükler, Osmanlılar
devrinde de aynı şekilde yaşarlar ve develeriyle şehirler arasında yük
taşırlardı. İstanbul gibi büyük şehirlere buğday v.b. tüketim maddelerini
develeriyle yörükler getirirdi. Yörük kadınları evin bütün işleri, su getirme,
odun bulma, hayvanları sağma;erkekler ise gece yaylıma çıkarılan koyunlar ve
deve gütmekle uğraşmaktadır. Keçi besleyen yörükler keçe çadırı bırakarak,
kıldan yapılmış kara çadıra geçmişlerdir. Köylere geçinceyse, mutaflığa,
çulculuğa, halıcılığa devam eden yörükler çoktur. Kubbe şeklindeki çadırın ağaç
kısımlarını (derim) yapan oymaklara ''evciler'' denir. Yörüklerde sınıf ve
tabaka ayrımı belli değildir. Ancak eskiden yörükler arasında torunlar adı
verilen soylular olduğu söylenmektedir. Yörüklerde aile, erkek hakimiyetine
dayanır. Esas evlilik şekli, tek evliliktir. Genellikle evlenen çocuklar
babalarıyla birlikte yaşar ve bu yüzden büyük aileler meydana getirirler.
Yörükler, amca kızı, dayı kızı gibi yakın akrabayla da evlenirler.
Yaylak ve kışlaklarda bir soyun yaşadığı
alana Oba denir. Bu terim zamanla kaybolmuş ve yerini mahalle kelimesi almıştır.
Bir veya iki oba halkına oymak denir. Osmanlı devrinde oymakların başında birer
Kethüda vardı ki, yörükler buna kahya derler. Bir kaç oymağın birleşmesinden
meydana gelen topluluklara boy adı verilir ve başlarındaki beylere Beylerbeyi
denir. Daha büyüklerine ise yörük Başbuğu da denir. Bir kaç boyun birleşmesinden
ulus meydana gelir. Osmanlılar devrinde, Boz Ulus ve Kara Ulus vardı. Bunların
başlarına Ulus beyi denirdi.
Yörükler genellikle sünni müslümanlardır. Alevi olanları da vardır. Yörükler arı ve duru bir Türkçe konuşurlar. Zengin bir folklorları vardır.
Eski yörük göçleri
baharda yapılırdı. Bütün eşyalar develere yüklenir, üzerlerine kilim atılır,
develerin alnına süs olarak küçük ve büyük çanlar takılırdı. Kervanın başında en
yeni elbiselerini giymiş, elinde kirmanı , yün eğiren gelin yer alırdı.
Şimdilerde sadece “Sarıkeçililer” küçük bir bölük kalmıştır.
Çevrede ata binmiş genç erkekler silah atarak, at
sürerek yaylak yollarını geçerdi. Göçten önce hazırlıklar yapılırdı. Oymak ve
boy başkanları ne gün göçüleceğini bildirirdi. Konak yerlerinde, kışlak ve
yaylaklarda herkesin yeri (Orun) eski Türk töresine göre olurdu. |
Anasayfa / Elmalı / Görülecek Yerler / Kültür / Yaşam / İletişim / |